BEKİR AKKAYA |
Hemen
baştan söyleyeyim proğramdan çok istifade ettim. Düşünenlerden ve görev
alanlardan Allah razı olsun. Ve proğram içerik olarak da yer ve mekân
olarak ta mükemmeldi.
Eski
Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürü ve Eski Milletvekili Ali Acar, Eski
Müdürlerden Fevzi Karagöz ve Eski İmam Hatip Lisesi Müdürü Ali Deniz’in
konuşmacı olarak katıldığı programda davetlilerin entelektüel düzeyleri
de salonla fazlası ile
hissediliyordu. 28 Şubat kıskacının ortadan
kaldırılması ve 1974’lerde yine bugün olduğu gibi İmam Hatiplilerin
önünü açan irade bütün katılımcılarda hissediliyordu. Üç müdürün
saatlerce İmam Hatipliler üzerine konuşmaları içersinde daha öncelerde
görülen “bu imam hatipliler ne olacak” sorusu akla bile gelmedi. Hep
işin olması gereken boyutu konuşuldu ve paylaşıldı. Proğram tek kelime
ile “İşte bu” dedirttiren cinstendi. İlk kez ben bu şekilde bu kadar
kalabalıkta hiçbir şeyin baskısını hissetmeyen bir imam hatiplilik
ruhunu bir arada gördüm. Keşke salondaki bu havayı tüm Türkiye canlı
olarak izleyebilseydi.
Ordu
İmam Hatip Lisesi Öğretmenlerinden Talip Can’ın sunuculuğunu yaptığı
proğramın Moderatörlüğünü Özel Altaş Seçkin Koleji Müdürü Erol Akçay
gerçekleştirdi.
Talip
Can’ın sunucu olarak konuşması hepimize tercüman oldu. Moderatör Erol
Akçayı sahneye davet ederken “Bir özel okul müdürü” ifadesi haklı olarak
Erol Akçay’ın kendisini tanıtırken Talip Can’a gönderme yapması çok çok
haklıydı. Çünkü Erol Akçay bilinmeyen bir eğitim kurumu müdürü değil
Altaş Özel Seçkin Koleji Müdürü idi. Hangi durum ve şartlarda olunulursa
olunulsun artık bazı şeyleri gizlemenin ya da saklamanın gereği yoktu.
Açılışa
Kur’an-ı Kerim Okunması ve Dünden Bugüne Ordu İmam Hatip Lisesi konulu
sinevizyon gösterisi başlanılan program Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürü
Mustafa Akkoz ve ORİMDER Başkanı
Belgüzar Çiçek’in nefis konuşmaları ile taçlandı. Ordu İmam Hatip Lisesi
öğrencisinin mükemmel Kur’an-ı Kerim okuması salonu aynı ruhta
birleştirdi.
Daha
sonra ORİMDER – Ordu İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği
tanıtıldı. Ardından Ordu İmam Hatip Lisesi’nın kısaca tarihi slayt
eşliğinde salondakilere aktarıldı.
Sunucu Talip Can ORİMDER’le
ilgili olarak sivil toplum kuruluşlarının önemi üzerinde durarak “
Görüyoruz ki sivil toplum kuruluşları çok önemli görevler yapmaktadır.
Bu tür dernek ve teşkilatlara mutlaka destek vermek gerekir. İmam
Hatiplerin önüne açanlardan Allah razı olsun. Ölenlere Allah rahmet,
hayatta olanlar uzun ömür diliyoruz. Sizlerden bir Fatiha ve dua talep
ediyoruz” dedi. Salonda büyük alkışın ardında Fatiha ve dua edildi.
Ordu İmam Hatip Lisesi Emekli Müdürlerden Eski Milletvekili Ali
Acar, Ali Deniz ve Fevzi Karagöz’ün hayatları okunduktan sonra sahneye
davet edilen konuşmacı konuklar salondan gözyaşları ile büyük alkış
aldı.
Moderatör Erol Akçay sahneye davet ettiği müdürlere proğram boyunca üç söz hakkı verdi. Proğram olabildiğince içten ve sohbet
havasında geçti. Üç İmam Hatip Lisesi Müdürü konuşmaları boyunca ince
esprileriyle salonu kahkahaya boğdu. İmam Hatiplilik üzerine derin
analizleri ile tüm izleyicileri ilmi derinliklerini sergileyerek derin
hedeflerde yolculuğa çıkardı. İmam Hatipliliğin farkını belki de
farkında olmadan üç müdür ve çok değişik mesleklerde çok uzun yıllar ve
çok başarılı çalışmalarını ve hatıralarını analiz ederek izleyicilere
hiç unutamayacakları bir gece yaşattı. İslam’a hizmet etmenin ve İslam
üzerine olmanın insanı eskitemediği ruhları diri olanların zihinlerinin
de diri olduğu, hangi yaşa gelinilirse gelinilsin çalışmanın ve nefes
almanın bir ibadet inancı olması halinde huzur ve mutluluğa
ulaşılabileceğini bütün izleyicilere gösterdi.
Emekli
Müdür Fevzi Karagöz ilk konuşmasında “ Hep düşünürüm. Bir edebiyat
metninin ne anlama geldiğini, yazarın ne demek istediğini derslerde
irdeler dururuz. Metinde hangi anlamlar olabileceği üzerine ne büyük
çalışmalar yapılır. Bu açıdan bakıldığında biz Müslümanlar Yüce Allah’ın
ilahi mesajına hiç kafa yormayız. Oysa dünya ve ahreti bize izah eden
Kur’an-ı Kerim’e kafa yormak ve O’nun üzerinde düşünmek her Müslüman’ın
görevi olmalıdır. Esas bizleri kurtaracak olan ilahi mesajlardır.
Fevzi
Karagöz görev yaptığı bir hatırasında yaşlı bir kadınla arasında geçen
olayı aktardı. “Günün birinde yaşlı üstünden başından çok fakir olduğu
belli olan yaşlı bir kadın odama girerek elindeki on lirayı okula vermek
istedi. Ben almak istemeyince de “ Ben bu parayı İmam Hatibe vermek
istiyorum. Kabirde bana yoldaş olmasını istiyorum bu paranın.” Diyerek
elindeki parayı ayakkabı almayarak okula bağışladı. İşte İmam Hatipliler
bu kadınların, bu yetimlerin duası ile ayaktadırlar. İşte İmam
Hatiplerin arakasındaki güç budur” dedi.
İlk
konuşmasında Ali Deniz Hoca ise Çatalpınarlı Mustafa Hoca’nın
cenazesini ve Mustafa Hocayı anlattı. Ve “ Şu anda bu salon Ordu’nun en
entel insanlarını bir arada bulunduruyor.” Cümlesinin ardından
Hatıralarını paylaştı. Hocalarımızdan vefat edenlerin tek tek isimlerini
zikrederek salondan onlar için dua talep etti.
Ali
Deniz Hoca Konya Yüksek İslam Enstitüsünde öğrenci iken karşılaştığı
bir hatırasını nakletti. Ali Deniz “Yakamda İslam Enstitüsünün rozeti
vardı. Konya garajında dolaşırken yanıma bir adam yaklaştı. Dedi ki
“yavrum elimde şu bavullar var. Senin okulun yanında bir yere bunları
götürebilir misin? Ben de “Siz beni tanımıyorsunuz. Bu eşyaları ben
götüreceğimden nasıl emin olabilirsiniz deyince “Oğlum senin yakanda bir
rozet var. Seni tanımam gerekmez.” Diyerek pahalı eşyaları tanımadığı
halde teslim etti” dedi. İşte İmam Hatiplilik bu ve tüm insanlar bunu
böyle anlıyor.” İfadelerini kullandı.
Eski
Müdürlerden Ali Acar Hoca ise “ Dava İmam Hatiplilik değil, dava İslam
davasıdır. Ve bu dava Hıra Mağarasında Peygamberimizle başlamıştır.
Binalar
ve bodrumlar çok önemli değildir. Mekânın önemi yoktur. Niyet Allah
içinse ve Ameller Allah için yapılıyorsa Allah’ın yardımı mutlaktır. Bu
İmam Hatiplilik bereketi işte buradadır. Allah için çalışanların
zaferidir. Samimi çalışmaların ve inancın semeresidir.
Ali Acar Hocamız kendi İmam Hatip Lisesine kayıt olma hikâyesini de paylaştı.
“
Köyümüzde Hacı Hasan Hoca diye biri vardı. Kimse İmam Hatiplerin ne
olduğunu bilmiyordu. Zaten çokta yoktu. Babam bir gün eve geldi. Dedi
ki” Hacı Hasan Hoca oğlunu İmam Hatibe vermiş ben de vereceğim dedi. Ve
beni okula verdi. Burada Hacı Hasan Hoca ne yaparsa doğru olanı yapar
inancı önemli. Ve İmam Hatiplileri halkımız böyle bilir, onlara böyle
inanır. “
Ali
Acar devamla “ Allah’a ne kadar bağlı olunulursa, asıl nizama ne kadar
uyulunulursa Allah’ta o kadar yardım eder. İslam, asıl nizama uyma
kuraları içerir.
1974
yılında CHP-MSP Hükümeti döneminde İmam Hatiplerin orta kısımları yine
kapalıydı. Rahmetlik Erbakan Başbakan Yardımcısı iken ben Milletvekili
idim. İşte o yıllarda İmam Hatiplerin orta kısımları açıldı. Allah razı
olsun. 28 Şubat döneminde 28 Şubat’ın baskısı ile 1997 yılında keyfi
uygulamalar ve baskı ile kapatılan İmam Hatipli Liseleri bugün Allah’a
şükür tekrar açıldı. Katkısı olanlardan Allah razı olsun.
Peygamberimizin
yetimi evlat edinmesini anlatan Ali Acar Hocamız İmam Hatipliler bu
ülkede hep yetimdir. Yoksula ve yetime yardım etmek Allah’ın hoşnut
olduğu en faziletli davranışlardan birisidir. Peygamberimiz “Hizmet
Nimettir” buyurmuştur. Bu hizmet alanının efendisi yoktur. En çok hizmet
eden bu davanın en büyük efendisidir. Bu camiada herkes hizmete
taliptir.
“Dinin
istismar edilmesi” konusuna da değinen Ali Acar “ Müslüman’ın dinini
yaşaması istismar olamaz. Herkesin olması gerekeni yapmasından normal
bir şey olabilir mi? Ağaçların meyve vermesi, Köpeğin havlaması, ineğin
süt vermesi istismar olabilir mi? Müslüman dinini yaşayacaktır. Yaşaması
gerekir. Eğer yaşamadığı takdirde istismar yapmış olur. Aslolan ne ise o
şekilde yaşamaktır. Ama siz dini kabul etmediğiniz halde bulunduğunuz
ortama göre fiil ve davranışta bulunuyorsanız işte o zaman istismar
yapmış olursunuz. Bu ülkede bu dinin hiçbir şeyini kabul etmedikleri
halde sadece menfaat temin etmek ve samimi Müslümanları kandırmak için
kürsülerde, miting alanlarında Ku’an öpenler gördük. İşte istismarcılar
bunlardır.” Su akar, ateş yakar bu yaratılış kanunudur. Müslüman’ın
görevi olması gerektiğini olmasıdır.”
Müslüman’ın
görevi Peygamberimizi her yer ve mekanda anlatma ve O’nun hayatını her
yer ve mekanda yaşamak olmalıdır. Kuranı hayatı yaşamak Müslüman’ın asıl
görevidir.
Fevzi
Karagöz Hoca şu andaki eğitim sistemin yanlış olduğunu isteyen herkesin
istediği dersi istediği okulda alması gerektiğini, bunun için de Milli
Eğitim Bakanlığına bir rapor sunduğunu ifade ederek “ Kuran-ı Kerimi
okutmama, ilahi mesajın anlaşılmasına mani olma bu ilahi mesajı İmam
Hatiplilerin dışındakilere ulaştırmama ve okutmama büyük bir insanlık
suçudur. İsteyen herkes istediğini öğrenebilmeli. Okullar bu amacı
gerçekleştirmeli. Adından yola çıkarak bir okula gideceksiniz ve diğer
tüm okullardaki derslerden mahrum olacaksınız. İmam Hatiplinin dışındaki
tüm insanlara Kuran öğrenme fırsatı vermeyecek, başkalarına da ilgili
okula gitmedi diye başka dersleri öğrenmesine fırsat vermeyeceksiniz.
İşte bu tamamen yanlış bir durumdur.” Dedi.
İyi
bir idareci aynı zamanda iyi bir gözlemcidir diyen Fevzi Karagöz Hoca
müfettişlerle geçen bir hatırasını nakletti. Fevzi Karagöz “ Bir gün
sıradan öğrencileri okula alırken öğretmenlerden bir arkadaşın moralinin
bozuk olduğunu anladım. Biliyorum ki o arkadaşın morali çok bozuk.
Öğretmenin derdini paylaşmak için odama çağırmayı düşünürken okula üç
tane Bakanlık müfettişi geldi. Benden öğretmenlerin ve sınıfların
listesini istediler. Ben de verdim. Daha sonra Müfettiş Bey, ilgili
öğretmeni teftiş edeceğini söyleyince ben ona “Onun teftişini bugün
yapmayın.” Dedim. Bunun üzerine Müfettiş “Ne demek. Ben onu teftiş etmek
istiyorum.” Deyince Ben de “Hayır okul müdürü olarak bugün o öğretmenin
teftiş olmaması gerektiğini söylüyorum.” Dedim. Epey tartıştık. Sonunda
ben Müfettişe “onun bugün dersi yok ve kendisi izinli” deyince de
Müfettiş “ Ama verdiğiniz ders proğramında dersi var” deyince Be de “ Şu
anda ona izin vermiş bulunmaktayım ve proğramı da değiştiriyorum”
diyerek teftişe karşı çıktım. Bunun üzerine diğer müfettişler devreye
girdi ve bana durumu sordular. Ben de “Bugün o öğretmenin bir problemi
olduğunu, bu nedenle de teftişin doğru olmadığını, moralinin daha da
bozulacağını” ifade edince Müfettişler sonunda beni tebrik ettiler ve o
gün okulu denetlemekten vazgeçtiler” dedi.
Ali
Deniz Hoca ise Rahmetli Hamdi İnan’la bir hatırasını nakletti. “12
Eylül öncesi idi. Rahmetli Hamdi İnan’ın kaldığı yer sağ-sol nedeniyle
Ordu’da bayağı riskli bir yerdi. Sorduk “Eve nasıl gidip geliyorsun”
diye O’da “ İçimden titreyerek, dışımdan kükreyerek gidip geliyoruz “
dedi.
Eski
Milletvekili 1969 yılında Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürü Ali Acar Atatürk
Kültür Merkezi ile ilgili bir hatırasını nakletti. Ali Acar “ 1969
yılında bu salonda iki proğram gerçekleştirdik. İmam Hatip olarak
yaptığımız ilk proğrama Ordu Valimiz de katılmıştı. İkinci proğram için
bütün hazırlıkları tamamladık. Valilikten izin aldık. İzin verildiği
halde baskılar sonucu bu salonda yaptırılmayan proğramın konusu “
Peygamberimizin Hayatı” idi. O günlerde Ordu’da bir gazetecinin yanlış
yönlendirmesi sonucu bu salonda bizlere “Peygamberimizin Hayatı”
anlattırılmadı. Salonda bir çok dinleyici sesli olarak o günlerdeki bir
gazetecinin adını zikretmesi dikkat çekti. Ali Acar devamla “ Salonda
yasaklanan proğramı biz İmam Hatip Lisesinin yemekhanesinde
gerçekleştirdik. Proğramımıza o günkü Vali Beyin eşi de iştirak etti.
Salonumuz hınca hıç doldu. Ben proğramın sonunda ezbere bildiğim Necip
Fazıl Kısakürek” in “Sakarya” Şirini okudum.” Diyerek “ şiirin son
dörtlüğünü okudu.
“Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!”
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!”
“Ayağa
kalk Sakarya” cümlesinden sonra salonun tamamı ayağa kalkarak coşku
içersinde Ali Acar’ı dakikalarca alkışladı. Birçok dinleyicinin
hıçkırıklarla ağladığı görüldü.
Son
oturumda Emekli Müdürlerden Fevzi Karagöz idarecilere tavsiyelerde
bulunarak “İdareci mahiyetindekilere adaletli davranmalıdır. Personele
güven duymalı ve kendisi de güvenilir olmalıdır. İdareci sevgisini
belirtmeli ve bunu ertelememelidir. Sevgi ve saygı ilişkisi dengeli
olmalı tutarlıklık arz etmelidir. Mevzuata hakim olmalı ve tüm işlemleri
en iyi bilen kişi olmalıdır. Bütün bunların yanında inisiyatif
kullanmalı pratik çözümler üretebilmelidir.”
Fevzi
Karagöz son cümleler olarak “ Sınavla müdür olunmaz. Olunsa da o
müdürler olması geren başarıyı gösteremez ve kesinlikle iz de
bırakamazlar.” İfadelerini kullandı.
Ali
Deniz ise son cümlelerini Necip Fazıl Kısakürek’le ilgili hatıralarını
naklettikten sonra “Bir Neslin Öncüsü” adında Celalettin Ökten’ın
kitabının mutlaka okunması gerektiğini vurguladı.
Ali Acar ise son cümlelerinde İslam’a ve Müslümanlara vurgu yaparak bu camiada hayatta olanlara uzun ömür vefat edenlere de Allah’tan rahmet diledi.
Daha sonra tüm salonun iştirak ettiği toplu dua yapılarak davetliler gözyaşı döktü.
Programın sonunda ise eski müdürlere plaket ve çiçek, ORİMDER’in kurucularına plaket ve teşekkür verilerek proğram son buldu.
Proğram
sonunda eski mezun öğrenciler hocalarının ellerini öperek dualarını
aldılar. Eski arkadaşlar birbirlerine sarılarak uzun sohbet imkânı
buldu. Salon bir kavuşma ve hasret giderme alanına dönüştü. Eski dostlar
hasret giderdi.
Kısacası
bana göre proğram muhteşemdi. Emeği geçenleri yürekten tebrik ediyor
Kumru’dan Tüm İmam Hatiplilere sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
***Bekir AKKAYA 13 Mayıs 2012/WWW.KUMRUTV.COM /KUMRU***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder