İMAM HATİPLİLER BULUŞMASINDAN NOTLAR

BEKİR AKKAYA
Birkaç yıl önce kurulan kısa adı ORİMDER olan Ordu İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği ile Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürlüğünün ortaklaşa düzenlemiş oldukları  “Dünden Bugüne İmam Hatipler Buluşuyor” adındaki proğram nedeniyle  Ünye İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim Tatlıgül ile birlikte 8 Mayıs 2012 Salı akşamı Ordu Atatürk Kültür Merkezinde idik. Birkaç yıl önce kurulan ORİMDER’in düzenlemiş olduğu proğramlara vakit buldukça katılmaya çalışırım. Hatta daha önceden katıldığım bir proğramla ilgili ufakta olsa görüşlerimi paylaşmıştım. Zaman zaman da eleştirmiştim. Bu proğramla da ilgili görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
            Hemen baştan söyleyeyim proğramdan çok istifade ettim. Düşünenlerden ve görev alanlardan Allah razı olsun. Ve proğram içerik olarak da yer ve mekân olarak ta mükemmeldi.
            Eski Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürü ve Eski Milletvekili Ali Acar, Eski Müdürlerden Fevzi Karagöz ve Eski İmam Hatip Lisesi Müdürü Ali Deniz’in konuşmacı olarak katıldığı programda davetlilerin entelektüel düzeyleri de salonla fazlası ile
hissediliyordu. 28 Şubat kıskacının ortadan kaldırılması ve 1974’lerde yine bugün olduğu gibi İmam Hatiplilerin önünü açan irade bütün katılımcılarda hissediliyordu. Üç müdürün saatlerce İmam Hatipliler üzerine konuşmaları içersinde daha öncelerde görülen “bu imam hatipliler ne olacak” sorusu akla bile gelmedi. Hep işin olması gereken boyutu konuşuldu ve paylaşıldı. Proğram tek kelime ile “İşte bu” dedirttiren cinstendi. İlk kez ben bu şekilde bu kadar kalabalıkta hiçbir şeyin baskısını hissetmeyen bir imam hatiplilik ruhunu bir arada gördüm. Keşke salondaki bu havayı tüm Türkiye canlı olarak izleyebilseydi.
            Ordu İmam Hatip Lisesi Öğretmenlerinden Talip Can’ın sunuculuğunu yaptığı proğramın Moderatörlüğünü Özel Altaş Seçkin Koleji Müdürü Erol Akçay gerçekleştirdi.
            Talip Can’ın sunucu olarak konuşması hepimize tercüman oldu. Moderatör Erol Akçayı sahneye davet ederken “Bir özel okul müdürü” ifadesi haklı olarak Erol Akçay’ın kendisini tanıtırken Talip Can’a gönderme yapması çok çok haklıydı. Çünkü Erol Akçay bilinmeyen bir eğitim kurumu müdürü değil Altaş Özel Seçkin Koleji Müdürü idi. Hangi durum ve şartlarda olunulursa olunulsun artık bazı şeyleri gizlemenin ya da saklamanın gereği yoktu.
            Açılışa Kur’an-ı Kerim Okunması ve Dünden Bugüne Ordu İmam Hatip Lisesi konulu sinevizyon gösterisi başlanılan program Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürü Mustafa Akkoz ve ORİMDER  Başkanı Belgüzar Çiçek’in nefis konuşmaları ile taçlandı. Ordu İmam Hatip Lisesi öğrencisinin mükemmel Kur’an-ı Kerim okuması salonu aynı ruhta birleştirdi.
            Daha sonra ORİMDER – Ordu İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği tanıtıldı. Ardından Ordu İmam Hatip Lisesi’nın kısaca tarihi slayt eşliğinde salondakilere aktarıldı.
            Sunucu Talip Can  ORİMDER’le ilgili olarak sivil toplum kuruluşlarının önemi üzerinde durarak “ Görüyoruz ki sivil toplum kuruluşları çok önemli görevler yapmaktadır. Bu tür dernek ve teşkilatlara mutlaka destek vermek gerekir. İmam Hatiplerin önüne açanlardan Allah razı olsun. Ölenlere Allah rahmet, hayatta olanlar uzun ömür diliyoruz. Sizlerden bir Fatiha ve dua talep ediyoruz” dedi. Salonda büyük alkışın ardında Fatiha ve dua edildi.
             Ordu İmam Hatip Lisesi Emekli Müdürlerden Eski Milletvekili  Ali Acar, Ali Deniz ve Fevzi Karagöz’ün hayatları okunduktan sonra sahneye davet edilen konuşmacı konuklar salondan gözyaşları ile büyük alkış aldı.
            Moderatör Erol Akçay sahneye davet ettiği müdürlere proğram boyunca üç söz hakkı verdi. Proğram olabildiğince içten ve  sohbet havasında geçti. Üç İmam Hatip Lisesi Müdürü konuşmaları boyunca ince esprileriyle salonu kahkahaya boğdu. İmam Hatiplilik üzerine derin analizleri ile tüm izleyicileri ilmi derinliklerini sergileyerek derin hedeflerde yolculuğa çıkardı. İmam Hatipliliğin farkını belki de farkında olmadan üç müdür ve çok değişik mesleklerde çok uzun yıllar ve çok başarılı çalışmalarını ve hatıralarını analiz ederek izleyicilere hiç unutamayacakları bir gece yaşattı. İslam’a hizmet etmenin ve İslam üzerine olmanın insanı eskitemediği ruhları diri olanların zihinlerinin de diri olduğu, hangi yaşa gelinilirse gelinilsin çalışmanın ve nefes almanın bir ibadet inancı olması halinde huzur ve mutluluğa ulaşılabileceğini bütün izleyicilere gösterdi.
Emekli Müdür Fevzi Karagöz ilk konuşmasında “ Hep düşünürüm. Bir edebiyat metninin ne anlama geldiğini, yazarın ne demek istediğini derslerde irdeler dururuz. Metinde hangi anlamlar olabileceği üzerine ne büyük çalışmalar yapılır. Bu açıdan bakıldığında biz Müslümanlar Yüce Allah’ın ilahi mesajına hiç kafa yormayız. Oysa dünya ve ahreti bize izah eden Kur’an-ı Kerim’e kafa yormak ve O’nun üzerinde düşünmek her Müslüman’ın görevi olmalıdır. Esas bizleri kurtaracak olan ilahi mesajlardır.
Fevzi Karagöz görev yaptığı bir hatırasında yaşlı bir kadınla arasında geçen olayı aktardı. “Günün birinde yaşlı üstünden başından çok fakir olduğu belli olan yaşlı bir kadın odama girerek elindeki on lirayı okula vermek istedi. Ben almak istemeyince de “ Ben bu parayı İmam Hatibe vermek istiyorum. Kabirde bana yoldaş olmasını istiyorum bu paranın.” Diyerek elindeki parayı ayakkabı almayarak okula bağışladı. İşte İmam Hatipliler bu kadınların, bu yetimlerin duası ile ayaktadırlar. İşte İmam Hatiplerin arakasındaki güç budur” dedi.
İlk konuşmasında Ali Deniz Hoca ise Çatalpınarlı Mustafa Hoca’nın cenazesini ve Mustafa Hocayı anlattı. Ve “ Şu anda bu salon Ordu’nun en entel insanlarını bir arada bulunduruyor.” Cümlesinin ardından Hatıralarını paylaştı. Hocalarımızdan vefat edenlerin tek tek isimlerini zikrederek salondan onlar için dua talep etti.
Ali Deniz Hoca Konya Yüksek İslam Enstitüsünde öğrenci iken karşılaştığı bir hatırasını nakletti. Ali Deniz “Yakamda İslam Enstitüsünün rozeti vardı. Konya garajında dolaşırken yanıma bir adam yaklaştı. Dedi ki “yavrum elimde şu bavullar var. Senin okulun yanında bir yere bunları götürebilir misin? Ben de “Siz beni tanımıyorsunuz. Bu eşyaları ben götüreceğimden nasıl emin olabilirsiniz deyince “Oğlum senin yakanda bir rozet var. Seni tanımam gerekmez.” Diyerek pahalı eşyaları tanımadığı halde teslim etti” dedi. İşte İmam Hatiplilik bu ve tüm insanlar bunu böyle anlıyor.” İfadelerini kullandı.
Eski Müdürlerden Ali Acar Hoca ise “ Dava İmam Hatiplilik değil, dava İslam davasıdır. Ve bu dava Hıra Mağarasında Peygamberimizle başlamıştır.
Binalar ve bodrumlar çok önemli değildir. Mekânın önemi yoktur. Niyet Allah içinse ve Ameller Allah için yapılıyorsa Allah’ın yardımı mutlaktır. Bu İmam Hatiplilik bereketi işte buradadır. Allah için çalışanların zaferidir. Samimi çalışmaların ve inancın semeresidir.
Ali Acar Hocamız kendi İmam Hatip Lisesine kayıt olma hikâyesini de paylaştı.
 “ Köyümüzde Hacı Hasan Hoca diye biri vardı. Kimse İmam Hatiplerin ne olduğunu bilmiyordu. Zaten çokta yoktu. Babam bir gün eve geldi. Dedi ki” Hacı Hasan Hoca oğlunu İmam Hatibe vermiş ben de vereceğim dedi. Ve beni okula verdi. Burada Hacı Hasan Hoca ne yaparsa doğru olanı yapar inancı önemli. Ve İmam Hatiplileri halkımız böyle bilir, onlara böyle inanır. “
Ali Acar devamla “ Allah’a ne kadar bağlı olunulursa, asıl nizama ne kadar uyulunulursa Allah’ta o kadar yardım eder. İslam, asıl nizama uyma kuraları içerir.
1974 yılında CHP-MSP Hükümeti döneminde İmam Hatiplerin orta kısımları yine kapalıydı. Rahmetlik Erbakan Başbakan Yardımcısı iken ben Milletvekili idim. İşte o yıllarda İmam Hatiplerin orta kısımları açıldı. Allah razı olsun. 28 Şubat döneminde 28 Şubat’ın baskısı ile 1997 yılında keyfi uygulamalar ve baskı ile kapatılan İmam Hatipli Liseleri bugün Allah’a şükür tekrar açıldı. Katkısı olanlardan Allah razı olsun.
Peygamberimizin yetimi evlat edinmesini anlatan Ali Acar Hocamız İmam Hatipliler bu ülkede hep yetimdir. Yoksula ve yetime yardım etmek Allah’ın hoşnut olduğu en faziletli davranışlardan birisidir. Peygamberimiz “Hizmet Nimettir” buyurmuştur. Bu hizmet alanının efendisi yoktur. En çok hizmet eden bu davanın en büyük efendisidir. Bu camiada herkes hizmete taliptir.
“Dinin istismar edilmesi” konusuna da değinen Ali Acar “ Müslüman’ın dinini yaşaması istismar olamaz. Herkesin olması gerekeni yapmasından normal bir şey olabilir mi? Ağaçların meyve vermesi, Köpeğin havlaması, ineğin süt vermesi istismar olabilir mi? Müslüman dinini yaşayacaktır. Yaşaması gerekir. Eğer yaşamadığı takdirde istismar yapmış olur. Aslolan ne ise o şekilde yaşamaktır. Ama siz dini kabul etmediğiniz halde bulunduğunuz ortama göre fiil ve davranışta bulunuyorsanız işte o zaman istismar yapmış olursunuz. Bu ülkede bu dinin hiçbir şeyini kabul etmedikleri halde sadece menfaat temin etmek ve samimi Müslümanları kandırmak için kürsülerde, miting alanlarında Ku’an öpenler gördük. İşte istismarcılar bunlardır.” Su akar, ateş yakar bu yaratılış kanunudur. Müslüman’ın görevi olması gerektiğini olmasıdır.”
Müslüman’ın görevi Peygamberimizi her yer ve mekanda anlatma ve O’nun hayatını her yer ve mekanda yaşamak olmalıdır. Kuranı hayatı yaşamak Müslüman’ın asıl görevidir.
Fevzi Karagöz Hoca şu andaki eğitim sistemin yanlış olduğunu isteyen herkesin istediği dersi istediği okulda alması gerektiğini, bunun için de Milli Eğitim Bakanlığına bir rapor sunduğunu ifade ederek “ Kuran-ı Kerimi okutmama, ilahi mesajın anlaşılmasına mani olma bu ilahi mesajı İmam Hatiplilerin dışındakilere ulaştırmama ve okutmama büyük bir insanlık suçudur. İsteyen herkes istediğini öğrenebilmeli. Okullar bu amacı gerçekleştirmeli. Adından yola çıkarak bir okula gideceksiniz ve diğer tüm okullardaki derslerden mahrum olacaksınız. İmam Hatiplinin dışındaki tüm insanlara Kuran öğrenme fırsatı vermeyecek, başkalarına da ilgili okula gitmedi diye başka dersleri öğrenmesine fırsat vermeyeceksiniz. İşte bu tamamen yanlış bir durumdur.” Dedi.
İyi bir idareci aynı zamanda iyi bir gözlemcidir diyen Fevzi Karagöz Hoca müfettişlerle geçen bir hatırasını nakletti. Fevzi Karagöz “ Bir gün sıradan öğrencileri okula alırken öğretmenlerden bir arkadaşın moralinin bozuk olduğunu anladım. Biliyorum ki o arkadaşın morali çok bozuk. Öğretmenin derdini paylaşmak için odama çağırmayı düşünürken okula üç tane Bakanlık müfettişi geldi. Benden öğretmenlerin ve sınıfların listesini istediler. Ben de verdim. Daha sonra Müfettiş Bey, ilgili öğretmeni teftiş edeceğini söyleyince ben ona “Onun teftişini bugün yapmayın.” Dedim. Bunun üzerine Müfettiş “Ne demek. Ben onu teftiş etmek istiyorum.” Deyince Ben de “Hayır okul müdürü olarak bugün o öğretmenin teftiş olmaması gerektiğini söylüyorum.” Dedim. Epey tartıştık. Sonunda ben Müfettişe “onun bugün dersi yok ve kendisi izinli” deyince de Müfettiş “ Ama verdiğiniz ders proğramında dersi var” deyince Be de “ Şu anda ona izin vermiş bulunmaktayım ve proğramı da değiştiriyorum” diyerek teftişe karşı çıktım. Bunun üzerine diğer müfettişler devreye girdi ve bana durumu sordular. Ben de “Bugün o öğretmenin bir problemi olduğunu, bu nedenle de teftişin doğru olmadığını, moralinin daha da bozulacağını” ifade edince Müfettişler sonunda beni tebrik ettiler ve o gün okulu denetlemekten vazgeçtiler” dedi.
Ali Deniz Hoca ise Rahmetli Hamdi İnan’la bir hatırasını nakletti. “12 Eylül öncesi idi. Rahmetli Hamdi İnan’ın kaldığı yer sağ-sol nedeniyle Ordu’da bayağı riskli bir yerdi. Sorduk “Eve nasıl gidip geliyorsun” diye O’da “ İçimden titreyerek, dışımdan kükreyerek gidip geliyoruz “ dedi.
Eski Milletvekili 1969 yılında Ordu İmam Hatip Lisesi Müdürü Ali Acar Atatürk Kültür Merkezi ile ilgili bir hatırasını nakletti. Ali Acar “ 1969 yılında bu salonda iki proğram gerçekleştirdik. İmam Hatip olarak yaptığımız ilk proğrama Ordu Valimiz de katılmıştı. İkinci proğram için bütün hazırlıkları tamamladık. Valilikten izin aldık. İzin verildiği halde baskılar sonucu bu salonda yaptırılmayan proğramın konusu “ Peygamberimizin Hayatı” idi. O günlerde Ordu’da bir gazetecinin yanlış yönlendirmesi sonucu bu salonda bizlere “Peygamberimizin Hayatı” anlattırılmadı. Salonda bir çok dinleyici sesli olarak o günlerdeki bir gazetecinin adını zikretmesi dikkat çekti. Ali Acar devamla “ Salonda yasaklanan proğramı biz İmam Hatip Lisesinin yemekhanesinde gerçekleştirdik. Proğramımıza o günkü Vali Beyin eşi de iştirak etti. Salonumuz hınca hıç doldu. Ben proğramın sonunda ezbere bildiğim Necip Fazıl Kısakürek” in “Sakarya” Şirini okudum.” Diyerek “ şiirin son dörtlüğünü okudu.
“Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
            Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
            Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
            Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
            Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
            Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!”
“Ayağa kalk Sakarya” cümlesinden sonra salonun tamamı ayağa kalkarak coşku içersinde Ali Acar’ı dakikalarca alkışladı. Birçok dinleyicinin hıçkırıklarla ağladığı görüldü.
Son oturumda Emekli Müdürlerden Fevzi Karagöz idarecilere tavsiyelerde bulunarak “İdareci mahiyetindekilere adaletli davranmalıdır. Personele güven duymalı ve kendisi de güvenilir olmalıdır. İdareci sevgisini belirtmeli ve bunu ertelememelidir. Sevgi ve saygı ilişkisi dengeli olmalı tutarlıklık arz etmelidir. Mevzuata hakim olmalı ve tüm işlemleri en iyi bilen kişi olmalıdır. Bütün bunların yanında inisiyatif kullanmalı pratik çözümler üretebilmelidir.”
Fevzi Karagöz son cümleler olarak “ Sınavla müdür olunmaz. Olunsa da o müdürler olması geren başarıyı gösteremez ve kesinlikle iz de bırakamazlar.” İfadelerini kullandı.
Ali Deniz ise son cümlelerini Necip Fazıl Kısakürek’le ilgili hatıralarını naklettikten sonra “Bir Neslin Öncüsü” adında Celalettin Ökten’ın kitabının mutlaka okunması gerektiğini vurguladı.
Ali Acar ise  son cümlelerinde  İslam’a ve Müslümanlara vurgu yaparak bu camiada hayatta olanlara uzun ömür vefat edenlere de Allah’tan rahmet diledi.
Daha sonra tüm salonun iştirak ettiği toplu dua yapılarak davetliler gözyaşı döktü.
Programın sonunda ise eski müdürlere plaket ve çiçek, ORİMDER’in kurucularına plaket ve teşekkür verilerek proğram son buldu.
Proğram sonunda eski mezun öğrenciler hocalarının ellerini öperek dualarını aldılar. Eski arkadaşlar birbirlerine sarılarak uzun sohbet imkânı buldu. Salon bir kavuşma ve hasret giderme alanına dönüştü. Eski dostlar hasret giderdi.
Kısacası bana göre proğram muhteşemdi. Emeği geçenleri yürekten tebrik ediyor Kumru’dan Tüm İmam Hatiplilere sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
***Bekir AKKAYA 13 Mayıs 2012/WWW.KUMRUTV.COM /KUMRU***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder